2019 yılının başlarında, makro dalgalanmaların yoğunlaştığı ve piyasa sinyallerinin iç içe geçtiği bir dönemde, Bridgewater Associates’in (Bridgewater Fonu) baş ticaret analisti Cem Aksoy, sessizce bir ticaret mantığının yapısal yeniden inşasını başlatıyordu.
Faiz oranı opsiyonları ve kredi temerrüt takasları (CDS) piyasasında etkin bir isim olan bu türev ürün uzmanı, rotasını hisse senedi piyasasına çevirmişti — özellikle Avrasya bölgesinde yüksek volatiliteye sahip hisse senetleri ve ETF varlıklarına. Hedefi açıktı: Olgunlaşmış opsiyon modelleme tekniklerini, risk faktörü araştırmalarını ve piyasa mikro yapısı analizlerini kullanarak, makro değişimlere uyum sağlayacak yeni nesil bir hisse senedi strateji çerçevesi oluşturmak.
Türev Ürünlerin Sezgisi VS Hisse Senetlerinin Belirsizliği
Cem Aksoy’un yatırım geçmişi, türev ürünler dünyasında parıldıyor. JPMorgan Londra ofisinde faiz opsiyonu stratejilerini yönetmiş, gelişmekte olan piyasalardaki borç krizlerinde çeyrek dönemlik ticaret şampiyonlukları kazanmıştı. Riskten arındırılmış değerleme, opsiyon volatilite yüzeyi, kredi spreadleri ve likidite gibi “türev ürün dili”ne son derece hâkimdi.
Ancak 2018 yılının ikinci yarısındaki küresel piyasa çalkantıları sırasında Cem, yalnızca türev ürünlere dayanan stratejilerin aşırı olaylar karşısında çok katı tepki verdiğini fark etti. Buna karşın, hisse senedi piyasasının “politika beklentileri + makro eğilimler + piyasa davranışı” üçlüsünün iç içe geçtiği bir yapıda, daha esnek bir oyun alanı sunduğunu keşfetti.
“Alım satımın özünü yeniden düşünmeye başladım. Türev ürünler birer matematiksel yapıysa, hisse senetleri daha çok bir kolektif psikolojinin yansımasıdır.” — Cem Aksoy, 2019 başında Bridgewater iç seminerinde bu sözlerle konuşmuştu.
“Makro-Kuantum Rezonans Modeli”: Teorik Temellerin Doğuşu
2019 Ocak ayından itibaren Cem, yeni bir ticaret modeli çerçevesi kurmaya başladı. Türev ürünlerde biriktirdiği volatilite modelleme deneyimini Avrasya hisse senedi piyasasına aktarmaya çalıştı — özellikle Doğu Avrupa banka hisseleri, Türkiye ve Yunanistan ETF’leri, ve Rusya’nın kaynak sektörü gibi politika hassasiyeti yüksek ve likidite uyumsuzlukları gösteren varlıklar üzerine yoğunlaştı.
Hayalindeki “Makro-Kuantum Rezonans Modeli (Macro-Quant Synchronization Model)”, orta vadeli stratejinin çekirdeğini oluşturacaktı. Bu modelin üç temel ayağı şunlardı:
Makro Faktör Algılama Sistemi: Döviz kuru, enflasyon ve faiz oranı beklentileri gibi değişkenleri gerçek zamanlı izleyerek bölgesel sermaye akış haritaları oluşturmak;
Mikro Yapı Volatilite Haritalaması: Opsiyon ticareti mantığından “volatilite asimetrisini” çıkartarak, piyasanın haber akışlarına verdiği tepki gücünü analiz etmek;
Makine Öğrenmesi Destekli Zamanlama Faktörleri: Tarihsel fiyat hareketleri ve işlem hacmindeki değişimlerin derin öğrenme analizleriyle pozisyon açma ve kapama kararlarına destek vermek.
Bu modelin ilk denemeleri, 2018 yılının son çeyreğinden itibaren yüksek dalgalanma gösteren BIST 100 ETF, Budapeşte Finansal Endeksi ve Doğu Avrupa’daki yabancı sermayeli banka hisseleri üzerinde yoğunlaştı.
Stratejik Dönüşümün Sinyal Etkisi
Cem Aksoy’un tarz değişikliği sadece kişisel bir merakın sonucu değildi; bu aynı zamanda Bridgewater’ın 2019 yılında genel strateji yapısında yaptığı küçük ama önemli bir ayarlamanın da parçasıydı. ABD-Çin ticaret gerilimleri, Brexit ve Euro Bölgesi’ndeki ekonomik yavaşlama gibi belirsizlikler karşısında, hisse senedi piyasası, makro fon yönetiminde “aktif risk alma aracı” olarak yeniden değerlendirildi. Tahvil ve nakit varlıklarla karşılaştırıldığında, hisse senetleri makro hedge ve faktör getirileri açısından daha esnek bir enstrüman haline geldi.
Cem’in modeli bu bağlamda doğdu. Bu model sadece bir stratejistin yatırım anlayışındaki dönüşümü değil, aynı zamanda Bridgewater’ın “kuantum modeller ile davranışsal finans”ın birleşiminde attığı cesur adımların da bir yansımasıdır.
Boğaziçi Üniversitesi’nden Londra Ekonomi Okulu’na, oradan da Bridgewater’ın global ticaret merkezine uzanan Cem Aksoy’un kariyer yolu Avrasya kıtasını boydan boya kat etti. 2019’un baharında, türev ürünlere dair derin kavrayışını “yatırımcı sezgisi” ile harmanlayarak, kendi hisse senedi yatırım haritasını kuantum kalemlerle çizmeye başladı.
Belki de birkaç yıl sonra geriye dönüp baktığımızda, bu anın — 2019 Şubat’ında doğan “rezonans modeli” ile — bir makro yatırımcının hisse senedi dünyasına girişinin dönüm noktası olduğunu göreceğiz.